12 Ağustos 2010 Perşembe

YAZLIK ZİYARETİ


Her sene yaptığım gibi üç katlı küçük yazlık evimizin kapısına varınca önce bahçeyi inceledim, sonra babamın elleri ile minik bir fidan olarak diktiği, şimdi üst katın terasına kadar uzanan kokulu Karadeniz üzümünü.

Döşenmiş her taşta, çerçevesinde, kapısında, akan musluğunda, babamın alın terini, kol gücünü barındıran bu yazlık ev, bizim için adeta hatırları ile yaşayan, yarı kutsal mekana dönüşmüştü.

Artık üstü tamamen asma dalları ile kaplanmış terasa çıkmadan önce tüm odaları hızla teker teker dolaşırken yılar sonra onunla büyük odada karşılaştım, irkildim.

- ‘’Hoş geldin kızım’’ dedi.

- Baba ? diyebildim kısık sesle.

-‘’Ne salak kadınsın sen ölüler konuşamaz. Sen nasıl bu dünyada hapissen, onlar da kendi alemlerine hapsolmuşlardı. Öğrenemedin mi hala ? dedi.

Sinirlenmiştim hışımla ‘’O zaman kasketler de konuşamaz’’ dedim.

Küstahça kahkaha attı.’’Benim konuştuğumu da nereden çıkarıyorsun’’ dedi.

Hışımla odadan çıktım. Terasta arkamı, alçak zeytin ağaçları ile kaplı tepelere dönerek, mor üzüm salkımları arasında, denizi seyre daldım. Uzaktan pek bir düşünceli halim varmış gibi görünse de aslında hiçbir şey düşünmeden bir süre sadece öylesine ayakta durdum.

Tüm akşam hiç o tarafa doğru bakmadım, onu yok farz ettim. Konuşmalara katıldım, sohbetleri dinledim en azından dinliyor gibi göründüm.

O ise tüm gece susmadı, sürekli geçmiş zaman hikayelerini anlattı durdu, çünkü onu dinlediğimi çok iyi biliyordu.

4 yorum:

  1. henüz anne-babam hayatta..bu acıyı ve onların yokluğu meselesini çok iyi algılayabileceğimi sanmıyorum.katılabilirim acınıza,ağlayanla ağlamayı çok severim.

    YanıtlaSil
  2. Uzun ömürler diliyorum anne ve babanıza.

    Algılarsınız bence acıya duyarsız değilsiniz.

    Ağlama mevsimlerini geçireli yıllar oldu, şimdi damıtılmış acılar yaşıyorum, zaman zaman ortaya çıkan ama daha yoğun daha sessiz daha az miktarda süzülen bir iki damla göz yaşı gibi

    teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  3. Bunları ben desem
    bir doktora ihtiyacın var
    derlerdi halbuki kimi zaman kendi ile konuşur insan bazen bir çiçeğe aya güneşe yıldızlara bir ölen,heleki baba anne gibi yakını ile konuştum bak şöyle böyle muhabbetler diyerek anlatsam delirmiş bu deyip çıkarlar işin içinden.
    Rüyasında görüp konuşanı çok duydum.Senin gibi olan birkaç kişi var bakalım hayatta iken pek sık konuşan ben vefatından sonra da görebilecekmiyim hayal alemimde kimbilir.
    'Dua ister ölüler ' derler.Ölmüşlerimize edelim içimizden sizinkilere de bizimkilere de Amin.

    Kara üzüme biterim heleki dalından koparıp yemesi

    YanıtlaSil
  4. Yok be Tutsi demem bence herkes kendi kendine veya konuşmayan nesnelerle konuşuyor ama bazıları itiraf ediyor bazıları açıkça söylüyor veya yazıyor.Dediğin gibi bu bir ihtiyaçtır.
    Ben kendime baştan itibaren deli demişim rahatlamışım zaten.

    Delilik hayatla başa çıkma yöntemlerinden biridir bence de en iyisi hatta :)
    Çünkü her gün bayram oluyor.

    Bu arada hepsi nur içinde yatsın amin tabii ki

    YanıtlaSil