‘’Kelebeğin Rüyası ‘’ vizyona girdiğinden beri izlemek
istemiştim ama sanki biliyormuşum gibi hep ayaklarım geri geri gitmişti.
Hissetmiştim çok etkileneceğimi kendimi hazır hissetmiyordum sanki.
Bu akşam daha fazla kaçamadım, televizyonda bir sinema kanalında izledim.
Sık sık gözlerim doldu, şiirli sahnelerde dolmakla da
kalmadı.
Özendim desem veremden ölmeye, bu kadar mı yakışır şairlere
verem.
İlla ki parasız olmak, genç yaşta ölmek.
Yeni kaybettiğim Ahmet abimin ( Ahmet Erhan) dediği gibi ‘’ Şair
olmak zarar ömüre''
Yıllarca onun dizelerini onu tanımadan Ahmet Kaya’nın şarkısı ( bugün de ölmedim anne ) ile dinlemişken, ömrünün son deminde tanışma fırsatım oldu. Onu da çok genç
kaybettik.
Gidin gezin aşiyan mezarlığını genç yaşta ölen şairlerle
doludur.
Üçüncü ziyaretimde fark etmiştim ölüm doğum tarihlerine
bakıyor ve yaşları hesaplıyordum.
Edip Cansever’in mezarı başında kendi kendime söylenmeye
başladım.
-‘’ Neden bu kadar genç ölür şairler?’’
Arkadaşım yerde bir kağıt buldu baktı ve bana uzattı.
-‘’ Al cevabı burada ‘’dedi
Kağıtta ;
Yeşil ipek gömleğin yakası,Büyük zamana düşer
Her şeyin fazlası zarar ya
Fazla şiirden öldü Edip Cansever
Cema Süreya
Cevap yine bir şairden gelmişti.
Şair değilim ama ;
Madem ölüm var bu dünyada
Veremden ölmeliyim
Kısık kısık öksürürken yavaşça solmalı rengim
Küçülen suratımda kocaman kalmalı gözlerim
Kim bilir ne derdi vardı ? demeli duyanlar
Nereden bilecekler
Herkesin vardır ya kimselere anlatamadığı bir hikayesi
Benim hikayemin de ancak öyle olduğunu
Herkes kadar ağladığımı, herkes kadar güldüğümü
Madem ölüm var veremden ölmeliyim
Ne yaşlanarak beni ben yapan hatıralarımı unutarak
Ne de kanser ağrısı ile ağlayarak
Kazaya da kurban gitmemeli bedenim
Madem ölüm var bu dünyada
İlla ki güzel ölmeliyim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder