8 Kasım 2013 Cuma

YÜRÜDÜM


Yürüdüm…dün İstiklalde yürüdüm, insanlar akıp gittiler yanımdan, gidenlere değil de oturanlara baktım. Dilencilere, düşmüşlere, düşlerinden vazgeçmişlere ve hiç düş görmemişlere, düş görmeyi bile cesaret edememişlere….İstiklalde yürümek hüzündür.

Kör bir klarnetiçiye göz, çıplak ayaklara ayakkabı, kaybolmuş umutlara umut olmak istedim. Yürüdüm dün İstiklalde uzun uzun yürüdüm yanımdan insanlar geçtiler gülüyorlardı, sevgililer vardı el eleydiler, ben onlardan,  onlar benden gelip geçtiler.

Ben yavaş yavaş yürüdüm ve hayatın dur dediklerine baktım yaşlı bir kadına, gözlerindeki deli bakışa, didik didik saçlarına. Saçlar taranmadığı yıkanmadığı için değil, okşanmadığı için dellenir bunu herkes bilir.

Yürüdüm bir adam ağlıyordu şakakları babamın saçları gibi beyazdı. Ben yıllardır yürürüm ve bir gün yürürken babam öldü biliyor musunuz? Yürürken çok şey gelir insan başına sevdiğin ölür, sevdiğin kaybolur, sevdiğin gider, sevdiğin bir akşam ansızın biter.

Ne oluyorsa hayatta yürüyünce oluyor;  mesela yanımdan el ele geçen sevgililer, bir  tanesi bıraktı o eli,  yarın da diğeri bırakacak biliyorum. Dün yürüdüm ve durmuşlara baktım onların saçları hep didik didiktir düzelmezler,  o deli bakışlar da hiçbir yere gitmez, klarnetçi de hep kördü  zaten ona güneş hiç gelmemişti  ki gitsin.

Dün yürüdüm İstiklalde uzun uzun yürüdüm bir gün duracağımı düşünerek uzun uzun yürüdüm.