30 Nisan 2011 Cumartesi

ELLERİM BENDEN VAZGEÇERSE


Ellerim, bana dost ellerim…. Doğduğum gün boşluğu kucaklamak istercesine kollarımı, avuçlarımı açmış da öyle ağlamıştım. Boşluk kucaklanmaz, bundan sonra hep bir boşluk ile yaşayacaktım ben bilmiyordum ama ellerim biliyordu. Ben ağlarken avuçlarım açılmış semaya dua ediyordu. ‘’Koruyacağım, hep onun yanında olacağım biliyorum ki yaşamak hep bir boşluğu kucaklamaktır. Tanrım, içinde yitip kaybolacağı kadar büyük bir boşluk verme sen ona.’’
Ellerim mini mini ellerim, bana yol gösteren dünyayı tanıtan kocaman şaşkın hatta şaşı gözlerle ilk defa gördüğüm yaprağı yerden alıp burnumun ucuna getiren ellerim.
Yaralanmasın yüzüm kanamasın bir yerim, kanarsa ellerim kanasın, düşerken nereye varacağını hesaplamadan kendini öne atan ellerim. Kaç kere taşların çizdiği, asfaltın yaraladığı , çamurlara gömülen ellerim.
Düştüğümde aslan pençesi misali güçlü ve kararlı toprağa dikilen, dizlerimin parçalanmasına engel olamayışından mahcup, o aslan pençesinden çok uzak titreyen, üzülen bir çift yürek gibi göz yaşlarımı silen ellerim. Yüzümde yol yol olur toprakla karışmış ellerimin izi, aynaya bakınca yüzümde izini gördüğüm ellerim.
Korktuğumda nasıl da dokunursun bana,’’ ben varım korkma’’ diye fısıldayan ellerim.
Bir de ağladığımda ilk fark eden sen değil misin ? Gözyaşlarımı henüz göz pınarından çıkmadan yakalayan, istemediğim için yanağımdan aşağıya süzülmesine izin vermeyen.
Üşüyünce de ısıtan sen, kollarımla beraber beni çepeçevre sarmalayan ellerim.
Hep sineye yakın durursunuz ki yüreğimiz ağzımıza geldiğinde, hop ettiğinde, pırpırlandığında sakın yerinden çıkmasın, basarız elleri bağrımıza ki bu can yaşamaya dayansın. Dünyanın yükünü eller taşır, dünyanın işini de eller yapar ama yine de taşıdıkları en ağır yük duygusal yükleridir. Ben üzülünce, kırılınca, sinirlenince onca yüke aldırmayan ama bu sefer tir tir titreyen ellerim.
Sevdiğimin ellerini tutan , çocuğumun başını okşayan, kalemi de tutan ellerim……
Biliyorum ki ellerim bir gün bana el olacaklar. Artık isteseler de canlılıklarından eser kalmayacak öne atılamayacaklar. Paldır küldür düşeceğim düştüğüm zaman, yüzüm gözüm kan revan.
Belki de artık tutacak bir el bulamayacağım. Çocuklarımın başı okşanmaktan çok uzak. Bir düğmeyi ilikten geçiremeyecek kadar yorgun. Dönüp dönüp bakacağım ellerime ki ellerim boğum boğum.
Belki sadece akan gözyaşımı silebilecek kadar var, bırakın aksınlar artık önemi var ?
Ellerimin, bana el olduğu günler benim de yaşama el olacağım yıllar olacak.
Benden vazgeçme zamanı gelmiştir. Açılın artık avuçlarım açılın. İlk duayı yapmıştınız sıra son duamda benim.
‘’ Tanrım koruyamıyorum artık ne olur onu yanına al’’ diye yalvaran ellerim.

Görsel;
Abdi İpekçi Parkı'' Eller'' heyekeli.
Heykeltraş Metin Yurdanur

7 yorum:

  1. Ucube gibi ehi. Yıksak ne zevkli olur ya. Yıkmak çok güzel. oh.

    YanıtlaSil
  2. ne güzel demişsin, bal-u şeker yemişsin, ballar balını buldum, kovanım yağma olsun....

    YanıtlaSil
  3. @ oyumben
    Ucube olanlar ucubeleri daha sık görürler.

    @İbrahim Ortaç

    Sayın Ortaç dilinden bal damlarmış.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. Ne güzel bir anlatım..eller kanarken yaşam içinde, yürekler daha mı fazla kanıyor acaba. Son duaya eller açılıp "artık al" diye yalvarır oluyor biliyorum.

    YanıtlaSil
  5. @ Mavi Tutku
    Hoşgeldin,Teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Yürek kanar eller ağlar sanırım.

    YanıtlaSil
  6. Ellerim yumuk yumuk,
    Gözlerim boğuk boğuk(?),
    Gel bucera'ya selam edelim,
    Benim güzel ellerim S:

    YanıtlaSil
  7. Bucera derler bana
    bir ağlar bir gülerim
    öküzümden selam gelmiş
    ben öküzün zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim(?)

    YanıtlaSil